Ortadaki sessiz odalarda başlayan bir yolculukla, Ayşe Betil’in üçüncü kişisel sergisi şehirle hesaplaşıyor. 26 Eylül ile 5 Ekim arasında, Tarihi Hüsrev Kethüda Hamamı’nda sergilenen yaklaşık altmış eser; yağlıboya, kara kalem ve karışık tekniklerin dansını bir araya getiriyor. Ziyaretçiler, eserlere eşlik eden özel deneyim alanlarında da sanatçının üretim sürecinin çeşitli yönlerini keşfedecekler.
SANATÇININ KALEMİNDEN ifadesiyle Betil, serginin kökenine dair kendi düşüncelerini paylaşıyor: “Her resim ve her fotoğraf, yalnızca gördüğüm bir iz değildir; iz, düşe dönüşen bir içsel sürecin dışa vurumudur. Düşün, hareket ve kayıp arasındaki boşluklarda değişen bir alan olarak, iz ile düş arasında sabitlenmeyen bir yer yaratıyor.”
ÜÇ DENEYİM ALANI bölümünde ziyaretçilerle buluşan farklı deneyimler, serginin çok katmanlı yapısını destekliyor. Senden Sonra alanı, önceki sergiyle yayılan bağın bir yansıması olarak öne çıkıyor ve projeksiyonla sunulan kısa film uyarlaması, kitabın öykülerinden birine odaklanıyor. Ayna Odası ise tamamen aynaların kapladığı bir bölüm olarak, izleyiciyle kendi varlığını yüzleştiriyor ve derin düşüncelere sürüklüyor. Yansımalar Alanı ise Betil’in günlük yaşamdan çektiği fotoğraflara ayrılarak sergiye sürpriz bir boyut katıyor.
DAHA ‘POP’ BİR ATMOSFER bağlamında Betil, sanatını oyun alanına benzeterek kendine özgü bir sahne kuruyor. Önceki projelere göre bu seride daha dinamik ve renkli bir atmosfer hedefleyen sanatçı, sadece görsel zenginlik sunmakla kalmayıp duygusal katmanları da çoğaltmayı amaçlıyor. Böylece İz ile Düş Arasında Bir Yer sergisi, 26 Eylül ile 5 Ekim tarihleri boyunca Ortaköy’de ziyaretçilerle buluşuyor.