İzmir’in Balçova ilçesinde 16 yaşındaki Eren Bigül’ün 8 Eylül’de polis merkezine karşı pompalı tüfekli saldırısı, Emniyet Müdürü Muhsin Aydemir ve polis memuru Hasan Akın’ın hayatını kaybetmesine yol açtı. Olayın ardından 27 kişi gözaltına alındı; aralarında Eren Bigül ile babası Nuhver Bigül, İran uyruklu Khalegh Noorıborojerdi ve Suriyeli Mahmud Algatı, Cuma Tabbas, Fıras Seyıd Abdurrahman ve Muhammed Elhazzam’ın bulunduğu 7 kişi ise tutuklandı.
Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun yürüttüğü soruşturma kapsamında Eren Bigül’ün hastanede tedavisi sürerken verdiği ifade büyük ölçüde yeniden değerlendiriliyor. Gazeteci İsmail Saymaz, Bigül’ün ifadelerinin tam metnini paylaştı ve şu ana başlıkları ön plana çıkardı: Atatürk’e bakış ve laiklik konusundaki karşıtlık ifadeleriyle başlayan açıklama, hükümetin kurumsal yapısına karşı otoriter bir yaklaşım arayışını yansıtıyordu. Selefi bir kimlik arayışını dile getirdiği, kuran ve sünnet dışına çıkılmaması gerektiğine vurgu yaptığı ve IŞİD’e yönelen sempatisinin giderek arttığı belirtiliyor.
İnternet ve sosyal medya etkileşimleri üzerinden kendi ismini Muvahhid olarak değiştirdiği, tevhidi savunmaya dönüştüğü ve ailesinin bu durumu bilmediği ifade ediliyor. Ayrıca okula gitmeyi bir süreçte tağut algısıyla reddettiği, çocukluğundan bu yana eğitimin zorunlu bir yük olarak görüldüğünü ifade ettiği kaydedildi.
İntihar amacıyla atılan adımlar ve planlar kapsamında, olay öncesinde bir yazıyı “Birazdan istihşad yapacağım” başlığıyla paylaştığı, Ebu Bekir El Bağdadi’nin sözlerini paylaştığı ve takipçilerinin eylem konusunda bilgi sahibi olmamasını istediği belirtiliyor.
Aksiyona dönüştürülen düşünceler bölümünde, AK-47 gibi silah temin etme yönündeki görüşmelerin arkadaşlar arasında nasıl tartışıldığı ve İslam’a karşı bir söylem karşısında nasıl bir eylem planı geliştirmeye çalışıldığına dair notlar yer alıyor.