Relay, üçüncü bir gözle modern dünyadaki jeopolitik gerilimleri işleyen bir sinema deneyimi sunuyor. Yönetmen David Mackenzie’nin yönettiği bu film, 1970’lerin gizlilik ve ihanet atmosferini hatırlatan bir gerilim tonuna sahip. Başrolde Riz Ahmed ve Lily James yer alıyor; James’in canlandırdığı Sarah Grant, büyük bir tarım şirketinin karanlık faaliyetlerini açığa çıkaran bir muhbir olarak öne çıkıyor. Ancak baskılar arttıkça belgesel niteliğinde ilerleyen dosyaları geri almak zorunda kalınca, eski yaşamına dönmek için verdiği mücadele başlar.
Ara sahnelerde Ash olarak karşımıza çıkan Riz Ahmed, muhbirleri korumakla birlikte şirketsel suçları örtbas etmek için kullanılan yöntemleri de ortaya koyan anti-kahraman olarak öne çıkıyor. Onun iletişimini sağlamak için geliştirdiği Telekomünikasyon Aktarma Servisi, kayıt tutmayan bir altyapı üzerinden tehlikeli görevleri mümkün kılıyor. Sarah’nın peşine düşen kötü güçler ise Sam Worthington ve Willa Fitzgerald’ın canlandırdığı karakterlerle temsil ediliyor. Kedi-fare atmosferinde ilerleyen bu rekabet, her iki tarafın da zekice hamlelerle birbirini alt etme arzusunu vurguluyor.
Eleştirmenler, Mackenzie’nin önceki çalışmalarındaki yüzeysel maskulenliğin ötesine geçerek daha derin ahlaki çatışmaları ve trajik hassasiyeti bu filmde ortaya koyduğunu belirtiyor. Relay, günümüz korkularını derinlemesine işleyen, tempo ve yoğunluk açısından etkileyici bir gerilim olarak öne çıkıyor.
SAKLI SEÇİLMİŞLER’DEKİ GERÇEKLER Bu yapım, Gazeteci Soner Yalçın’ın 2017 yılında yayımladığı ve gıda tekellerinin küresel planlarını aydınlatan kitabı Saklı Seçilmişler’i akla getiriyor. Yalçın’ın eseri, büyük şirketlerin karanlık tezgahlarını yüzeye çıkarırken belgelere dayalı pek çok konuyu net bir dilde aktarıyor.
News
